Organize Sanayi Bölgeleri Organ Üyeleri ile Personelinin Sorumlulukları
- Av. Ilgın Güler
- 11 Ara 2017
- 3 dakikada okunur
Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personelinin; söz konusu görevde bulunmalarından kaynaklı olarak sahip oldukları bir takım yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerini gereği gibi ve/veya hiç yerine getirmemeleri hallerine ilişkin olarak ise sorumlulukları bulunmaktadır.
Bu yazımızda; Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personelinin hukuki, idari ve cezai sorumlulukları ile görevden uzaklaştırılmaları ve görevlerine son verilmesi konularına yer verilmektedir.
a) Hukuki sorumluluk
Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personeli; kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü, ana sözleşme, genelge ve benzeri düzenlemeler ile kendilerine verilen görevleri hiç veya gereği gibi yapmamalarından ve kendi kusurlarından doğan zararlardan sorumludur.
b) İdari sorumluluk
Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personeli, Bakanlığın talebi üzerine her türlü belge, defter, kayıt ve bilgileri ibraz etmek ve örneklerini noksansız, istenilen süre içerisinde ve gerçeğe uygun olarak vermek, para ve para hükmündeki evrakı göstermek, bunların sayılmasına ve incelenmesine yardımcı olmak, yazılı bilgi taleplerini karşılamak, denetimde her türlü yardım ve kolaylığı göstermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülüklerini yerine getirmeyen Organize Sanayi Bölgesi organ üyelerinden kamu görevlisi olmayanlar beş bin Türk lirası idari para cezasıyla, kamu görevlisi olanlar ise ilgili mevzuat hükümlerine göre cezalandırılır. Bu kapsamdaki idari para cezaları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca verilir.
c) Cezai sorumluluk
Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personelinin; işledikleri suçlardan dolayı Kanunlarda öngörülen cezai yaptırımlara tabi olacakları tartışmasızdır.
Bununla birlikte, Organize Sanayi Bölgeleri mevzuatından ve Organize Sanayi Bölgelerinin kendine özgü niteliğinden kaynaklı olarak; bazı durumlarda bu kişilerin 26.09.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "kamu görevlileri" için getirmiş olduğu özel yaptırımlara tabi olacağı kabul edilmektedir. Bu başlık altında, bu özel duruma ilişkin açıklamalara yer verilmektedir.
Ceza hukukundaki "kamu görevlisi" kavramının doğru ve net bir şekilde belirlenmesi, bu kavram kapsamına girecek kişilerin tespiti için önemli ve zorunludur.
5237 sayılı TCK’nın 6’ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, özel ceza kanunları ve ceza içeren tüm kanunlar için geçerli (5237 SK m.5) bir “kamu görevlisi” tanımı yapılmıştır. Buna göre; kamu görevlisi deyiminden, “kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi anlaşılır”.
5237 sayılı TCK'nın 6/1-c maddesinde yer alan tanımdan anlaşıldığı üzere; bir kişinin kamu görevlisi sayılması için “kamusal faaliyetin yürütülmesine katılması” gerekli ve yeterli koşuldur. Söz konusu maddenin gerekçesinde kamusal faaliyetle ilgili şu değerlendirmeler yer almaktadır: “Kamusal faaliyet, Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir. Bu faaliyetin yürütülmesine katılan kişilerin maaş, ücret veya sair bir maddi karşılık alıp almamalarının, bu işi sürekli, süreli veya geçici olarak yapmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Bu bakımdan mesleklerinin icrası bağlamında avukat veya noterin kamu görevlisi olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Keza kişi, bilirkişilik, tercümanlık ve tanıklık faaliyetinin icrası kapsamında bir kamu görevlisidir. Askerlik görevi yapan kişiler de kamu görevlisidir. Bu bakımdan örneğin bir suç vakıasına müdahil olan, bir tutuklu veya hükümlünün naklini gerçekleştiren subay veya erleri de kamu görevlisidir. Buna karşılık, kamusal bir faaliyetin yürütülmesine ihaleye dayalı olarak özel hukuk kişilerince üstlenilmesi durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağı açıktır.” Gerekçeden de anlaşıldığı üzere; kamusal faaliyetten söz edilebilmesi için kamu adına yürütülen bir hizmetin varlığı ve bu hizmetin Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş bir siyasal karara dayanması gerekmektedir.
Organize Sanayi Bölgeleri, kanunla kendisine kamusal yetkiler (adına kamulaştırma işlemleri yaptırabilme, ruhsat ve izin verme, arsa tahsis ve iptalleri gibi) tanınmış özel hukuk tüzel kişileridir ve söz konusu kamusal yetkilerini kullanırken “kamusal faaliyette” bulundukları tartışmasızdır. Organize Sanayi Bölgelerinin bu tür kamusal faaliyetlerinin yürütülmesine katılan kişilerin ceza hukuku anlamında kamu görevlisi olarak kabul edilmesi ve bu faaliyetleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ilişkin olarak 5237 sayılı TCK’nın “kamu görevlileri” için öngörülen hükümlerinin uygulanacağının kabulü gerekir.
Öte yandan; 4562 sayılı Kanunun “Sorumluluk” başlıklı 22’nci maddesinin ikinci fıkrası, “OSB ... organ üyeleri ile personeli, ... para ve para hükmündeki evrak ve senetler ile bilanço, tutanak, rapor, defter ve belgeler üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılırlar.” hükmünü amirdir. Bu hüküm gereğince; fıkra kapsamına giren suçlara ilişkin olarak, “kamusal faaliyetin yürütülmesine katılma” koşulu sorgulanmaksızın 5237 sayılı TCK’nın “kamu görevlileri” için öngörülen hükümleri uygulanacaktır.
d) Görevden uzaklaştırma
Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personeli, Bakanlıkça yapılan denetim sonucunda verilen talimatlara ve 4562 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin alınan tedbirlere uymak zorundadır.
Görevleriyle ilgili suçlamalardan dolayı haklarında soruşturmaya başlanan Organize Sanayi Bölgeleri organ üyeleri ile personeli Bakanlık tarafından tedbiren üç aya kadar geçici olarak görevden uzaklaştırılabilir. Gerektiğinde bu süre bir defaya mahsus uzatılabilir.
Ağır cezayı gerektiren bir fiilden veya görevleriyle ilgili suçlamalardan dolayı hakkında kovuşturmaya başlananlara ilişkin olarak Bakanlık tarafından yargılama sonuçlanıncaya kadar mahkemeden görevden uzaklaştırma kararı istenebilir.
Bu çerçevede görevden uzaklaştırılan personel, denetim sırasında veya denetimin tamamlanmasından sonra Bakanlık kararıyla veya haklarında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ya da mahkûmiyetlerine karar verilmediği takdirde, varsa kalan görev sürelerini tamamlamak üzere görevlerine dönerler.
e) Göreve son verme
4562 sayılı Kanunda belirtilen görevlerini Bakanlığın yazılı uyarısına rağmen yerine getirmeyen Organize Sanayi Bölgeleri organ üyelerinin görevlerine son verilmesine, Bakanlığın istemi üzerine mahkemece karar verilir.
留言