Katılımcıların Organize Sanayi Bölgelerine Karşı Sorumluluğunun Başlaması
- Av. Ilgın Güler
- 4 Eki 2017
- 1 dakikada okunur
4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda katılımcı, "OSB’lerde, bir işletmenin kurulması için parsel tahsisi veya satışı yapılanlar ile maliki bulunduğu parselde üretimde bulunan veya bulunmayı taahhüt eden ve bu Kanunun amacına uygun faaliyet gösteren gerçek veya tüzel kişi ile finansal kiracı" olarak tanımlanmıştır.
Ayrıca Organize Sanayi Bölgeleri mevzuatı gereği, katılımcıların bir takım hak ve yükümlülüklerinin bulunduğu bilinmektedir.
Organize Sanayi Bölgelerinde yer alan taşınmazlar üzerinde mülkiyet hakkına ve/veya tasarruf yetkisine sahip gerçek veya tüzel kişilerin ne zaman "katılımcılık" vasfını kazanacağı ve bu suretle katılımcının hak ve yükümlülüklerine sahip olacağı konusu, mevzuatta açıkça belirtilmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; altyapı hizmetlerinin karşılığı olarak ödenmesi gereken altyapı katılım paylarının belirlenebilmesi için, imar ve parselasyon planları ve değişikliklerinin hazırlanmış ve kesinleşmiş olması gerektiği; imar ve parselasyon planları kesinleşmeden, katılımcıların altyapı aidatlarından sorumlu tutulmalarına olanak bulunmadığı; yönünde kararlar vermiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi de daha yeni tarihli kararlarında aynı görüş çerçevesinde hüküm kurmuştur[1].
Organize Sanayi Bölgeleri mevzuatının muhtelif hükümleri ve Yargıtay'ın bahse konu içtihatları birlikte değerlendirildiğinde; Organize Sanayi Bölgelerinde yer alan katılımcıların "katılımcı" olmaktan kaynaklı mali sorumluluklarının, parselasyon planının kesinleşmiş olması ön koşuluyla,
Tahsis sözleşmesi imzalandığında veya tahsis yapılmadan mülkiyetin geçmesi halinde tapu alındığında,
Organize Sanayi Bölgesi Uygulama Yönetmeliğinin Ek-3 sayılı ekinde yer alan noter tasdikli taahhütnamenin parselasyon planının yapımı ve onaylanması aşamasında Organize Sanayi Bölgesine verilmesi halinde parselasyon planı kesinleştiğinde,
Finansal kiralama sözleşmesi yapıldığında
başladığının kabulü gerekir.
[1] Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2009 tarihli ve E. 2009/4-114, K. 2009/213 sayılı, E.2009/4-115, K.2009/214 sayılı; E.2009/4-116, K.2009/215 sayılı ve E.2009/4-117, K.2009/216 sayılı kararları. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.09.2013 tarihli ve E.2012/6850, K.2013/13953 sayılı kararı
Comments